Ofisin kapısından içeri giren kargo elemanı, kendine has
aromasını lobiye yaydı. Firavun mezarını andıran ofisimize bugün gerçekleştirdiği
dördüncü ziyareti nedeniyle olsa gerek, asabi bir tavır beden diline hâkimdi.
Karşılamada oturan kızın mahcup bakışlarına aldanmadan,
sabah aldığı ayakkabıyı akşam iade eden patrona gözleriyle sövüyordu. Boyu
uzun görünsün diye aldığı topuklu spor ayakkabılarını sürüyerek uzaklaşan
patronunsa bundan haberi yoktu.
Anlatıcısı hikâyenin kahramanı olsun diye düşündüğüm ve daha
sonraları ülkenin en popüler mesleği haline dönüşecek olan kargo taşımacılığı
yapan bir gencin, Cehennem denilen yere düşmesiyle başlayan bir fikirdi
Cehennem Online.
Son günahlarıyla sonsuz azaba mahkûm edilsinler ama
diğerlerinden farkları da olsun. Özel yetenekleri, kimsede olmayan
bağışıklıkları ve birbirlerinden farklı karakteristik özellikleri öyküye renk
katsın.
Yazıldığı zamana ait figürlerin bazen Düşmüş, bazen Günahkâr
olarak karşımıza çıktığı hikâyeyi yazarken epey eğlendiğimi, baştan okumaya
başladığımda anladım. Cehennem böyle bir yerse, çok da kötü bir alternatif olmayabilir.
Bu satırları yazdığım zamanlarda üçüncü cildi bitirmek için
ter döküyorum. Yedi Katlı Dehliz Şehri kahramanlarımızın yeni konaklama alanı
ve burada hem dehlizin içindeki katları temizliyorlar hem de kendi içlerindeki
tortulardan arınıyorlar.
Tabii ki herkes kendi tarzıyla bunu hallediyor. Kimse Şükrücük
ve Toraman’ın derin meditasyonlar eşliğinde bağdaş kurduğunu düşünmesin. Gürz
iniyor, asa tozu dumana katıyor; Akıncılar, her zamanki gibi işleri bildikleri
gibi hallediyorlar.
Keyifli Okumalar
created with
WordPress Page Builder .