Metrobüs
denen son model konserve kutusuna binmeye çalışırken durdum. Bedenime
sürtünerek ilerleyen, açılan kapıdan birbirlerinin üzerine basarak girmeye
çalışan bu canlılar, gobline mi benziyorlar?
Arabayla işe
gidip geldiğim uzun bir sürenin ardından gelen ilk metrobüs deneyimimde
hissettiğim buydu. Oysaki senelerdir bu ulaşım aracını kullanıyordum ve eğer
itiş kakış binmek goblinlikse, ben bir Goblin Kralı olacak kadar maharetliydim.
Yaşadığım
dünyanın bir benzetim olabileceğini hatta olduğunu düşündüğüm sıralarda, bu
düşünceler boşuna aklıma gelmiş olmamalıydı. O zaman, uzun yıllar boyunca yüzüne
bakmadığım yazma becerime, bu dünyada ölüp başka bir benzetim dünyasında ork
olarak doğan bir kişinin hikâyesiyle başlayabilirdim.
Neden goblin
değil? Derseniz, iyi yazılmış bir örneğini okuduğum için o canlıdan vazgeçtim diyebilirim.
Belki de bu bahaneydi, sadece daha görkemli bir canlının hikâyesini yazmak bana
iyi hissettirdi.
Tabii ki o
günlerdeki düşünce yapım nedeniyle kahramanımız sadece bir ork olarak doğamazdı.
Daha fazla engel ihtiyacı vardı; kadın olmalıydı, bu da yetmedi insan fiziğinde
olmalıydı bu da yetmedi dünyanın bir köşesindeki ork kabilesinde kimsesiz
olarak doğmalıydı.
Baştan
öldürseydin bari diyorsun belki de ama insan kendisi için ne düşünüyorsa onu
yansıtıyormuş. En azından ilk denemede bu yansıtma işini fazla kaçırdığımı kabul
ediyorum.
Çok geçmeden
kahramanımız bazı güçler kazanıyor. Zayıflığını kapatacak bir dostla başladığı
yolculuk, tahmin edemeyeceği noktalara ulaşıyor. Çoğunu ben bile tahmin
edemezdim çünkü Altı Medeniyetin Dünyası, geneli doğaçlama yazılan bir seri.
Okurların
ilgisini üzerine çektikten sonra devam ettirmeye karar verdiğim, yazdıkça
içimden çıkanlara şaşırdığım, kendi yazdıklarıma güldüğüm, hüzünlendiğim,
ağladığım bir öyküye dönüştü Altı Medeniyetin Dünyası.
Hatta
Witcher 3. Sezonu izlerken ağzımdan şu kelimeler döküldü. Altı Medeniyetin
Dünyası 4. Sezon, bundan çok daha iyi dedim istem dışı.
Beş senelik bir zaman
dilimine yayılan öyküye dönüp baktığımda, iyi bir iş çıkardığımı kabul
ediyorum.
Birçok dijital
mecrada yayınladığım serinin ulaştığı rakamlar da beni destekliyorlar. Eskiden
okunma sayılarını haftalık takip ederdim ama sanırım üç senedir bu konu ilgi
alanımın dışına çıktı. Net bir rakam veremem, sadece Altı Medeniyetin Dünyası
serisinin toplam görüntülenme sayısının üç milyonun üzerinde olduğuna eminim.
E-kitap
versiyonu için ilk cildi editlemeye birazdan başlıyorum. Ekleme yapmayı
düşünmüyorum; belki bazı paragrafların yeri değişir, belki bazı cümleleri siler
ve imla hatalarını düzeltirim.
Keyifli
Okumalar
created with
WordPress Page Builder .